…Peki ya insanlar, onlar hangi ödülleri verirler? Olgusal ilişkilere dönüp baktığımızda durum şu
değil mi: Kötüler ve haksızlıktan yana olanlar starttan itibaren iyi koşan ancak dönüşü yaptıktan sonra
koşuya kötü devam eden koşucular gibi davranırlar. Önce hızlı başlarlar, sonunda, boyunları
göğüslerine düşüp çelenk melenk almadan oradan uzaklaşınca herkesin maskarası olurlar.
[c] Hakiki koşucular ise hedefe ulaştıklarında yarışma ödüllerini alır
ve çelenkler takarak oradan uzaklaşırlar. Çoğu kez adil olan da benzer şeyler yaşamaz mı? Her
eylemde, her ilişkide (sözleşmede) ya da hayatta hedefe doğru yaklaştıkça saygı görüp, insanların
onlara verdikleri zafer ödüllerini almazlar mı?”
“Öyle elbette!”
“Öyleyse senin haksızlıktan yana olanlar için söylediklerinin aynısını onlar için desem bunu öylece
kabul edecek misin?
[d][381] Çünkü sana şunları söylemek istiyorum: Adil kimseler
yaşlandıklarında, istemeleri halinde, devletteki en yüksek memuriyetleri yönetirler, isterlerse
evlenebilirler ve kız çocuklarını gönüllerince evlendirebilirler. Senin adil olmayanlar için söylediğin
her şeyi ben adil kimseler için söylüyorum işte. Ve öte yandan, haksız kimselerin çoğu, gençliklerinde
saklanabilmiş olsalar da, hayatlarının sonunda gene de yakayı ele verir, alay konusu olur ve sonra
ihtiyarladıklarında, mutsuz olunca, gerek yabancıların gerekse kendi yurttaşlarının hakaretlerine hedef
olmaktan, kırbaçlanmaktan kurtulamazlar…
Platon – Devlet (sayfa 97)