SÂFFÂT SÛRESİ (155) – Hiç düşünmüyor musunuz?
Binali Yıldırım, hatırlarsınız en son yayılan bir videoda: “kafayı taktın mı o zaman işin kötü…” diyerek düşünmeden kullanmamızı istedi teknolojiyi. Neden? Gavur zaten yapıyor, biz neden düşünelim. Alır kullanırız. Backdoor, virüs, trojen tehlikesi mi? Amaan boşver. Kişisel bilgiler korunuyor mu? Bize ne. Sorgulama işte yahu. Kullan geç. Neden kendimiz üretip kendi tedbirlerimizi alalım ki..
“Fazla kafa yorarsan sıyırırsın” dediler yıllarca.
Sorgulama, düşünme; itaat et dediler.
Aklını kullanmana ne gerek var, biz senin yerine kullanırız dediler.
Teknolojiye kafayı takma, sen dini konuları çok sorgulama, çok düşünme, irdeleme, karışma etliye sütlüye diyen bir zihniyet var çoook uzun zamanlardır.
Batıdan aldığın eğitim sistemiyle, “İnsanı hayvanlardan ayıran özellik, akıllarıdır” diye daha ufacık yaştan itibaren beynimize kazımaya başlayacaksın bu mottoyu, sonra da akletme diyeceksin. Sorgulama diyeceksin. Nasıl mümkün olacak ki bu?
Düşünmeden, sorgulanmadan yaşanan bir hayat bahşetti bu sistem bizlere. Lanet olsun böyle sisteme. (Bu kesimde Allaaah, evlerine ateşleer ile başlayan uzun espriler yapmamak için kendimi zor tutup devam ediyorum)
Bir süre gider bu sistem, belli bir yaşa kadar. Ne zaman ki kişi sağlam okumaya başlar, farklı arkadaşlarıyla takılmaya başlar; işte o kişi, hayatın en büyük kazığını yediğini anlar. Kafasında var olan bütün gerçeklikleri tek tek sorgulamaya başlar. Sorgular ve fakat bir yandan da korkar. Sistem akletmemesi gerektiğini söylüyor, ama o karşı geliyor ve düşünüyor. Nedenler arıyor, sorular soruyor, cevaplar ardında koşuyor bir o yana bir bu yana. Uzun bir maraton bu, oldukça uzun. Bitiş çizgisi ölüme kadar uzanıyor. Bu soruların ardı arkası hiç kesilmeyecek. Kişi bu soruların ardında koşuştururken hayattan keyif aldığını farkeder bir süre sonra. İşte o andan sonra o kişi için geri dönüş yoktur artık. Zincirlere de vursanız, itaate de zorlasanız; aklını kullanmasına mani olamazsınız.
Zira hayatta amaç dediği şeyi doldurabileceği bir şey bulmuştur. Aklın mucizevi çalışma sistemini keşfetmiştir. Ardı ardı gelmeyen sorularla boğuşmayı öğrenmiştir. 10 tane sorarken sadece 1 tanesini cevaplayabilmesine rağmen sormaktan korkmayacaktır. Ve…
Ve arkadaşları bu arkadaşları hakkında tenkite başlayacaktır. Yoldan çıktı bu, sıyırdı, dinden çıktı, gavur oldu la bu diyeceklerdir hatta. İşte kafayı duvarlara vurmaya başladığım nokta burası tam olarak. Yahu arkadaşım, dostum; sen o arkadaşının çıktığını iddia ettiğin dinin kitabını okudun mu hiç? Bak bakalım neler neler sıralamış o kitapta:
NİSÂ SÛRESİ (82) – Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı?
HİCR SÛRESİ (75) – Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.
NAHL SÛRESİ (17) – Şu halde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?
SÂFFÂT SÛRESİ (155) – Hiç düşünmüyor musunuz?
MÜ’MİN SÛRESİ (58) – Kör ile gören, îman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.
KAMER SÛRESİ (17) – Andolsun biz, Kur’anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
HÂKKA SÛRESİ (42) – Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!
HAŞR SÛRESİ (21) – Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
.
.
Şeklinde uzuuun bir liste yapmak mümkün elbette. Ama mesajı aldığımız kanısındayım. Kısacası üzgünüm, fakat deniz ötesinden kurmaya çalıştığınız bu “ılımlı islam” projesi içerisinde, biz gençleri soktuğunuz bu kahrolası sisteme boyun eğmeyeceğiz. Düşüneceğiz, araştıracağız, çalışacağız, NEDEEEEEN diye haykıracağız kimi zaman da. Ama korkmayacağız. Düşünmekten korkmayacağız. Sormaktan korkmayacağız.
Cloud teknolojisini biz de geliştireceğiz. Kişisel verilerimizi biz koruyacağız. Bizim hukuk sistemimiz de bu kuralların belirlenmesinde aktif rol oynayacak. Ama kafa yormak gerekiyor, düşünmek gerekiyor…
PS: Binali YILDIRIM konusunda; Sayın Yıldırım’a cloud teknolojisinin ne olduğunu anlatmadan, onu sahneye çıkarıp bu konu hakkında konuşma yapmasını isteyenlerin nedeniyle böylesine trajikomik bir konuşmanın ortaya çıktığı kanısındayım. Lakin, yine de fazla kurcalamayın tarzındaki uyarılar hoş değil..